Mesela yağ. Yemekte de, kalçada da, göbekte de zarar. Biri yemeğin tadını kaçırır, diğerleri arkandan baktırır!
İltifatın da, mükafatın da. Yanlış kişiye uygulandığında biri kıçını kaldırtır, diğeri dünyaları aldırtır ama gözü hala açtır.
Giyeceğin de, tabak çanağın da. Birinde seçmelere doyamaz, saatlerce dolabın karşısında ne giycem diye düşünür, paralarsın kendini. Diğerinde döner dolaşır hep aynı tabağa koyarsın yemeğini. Raftaki ilk 2 tabağı kullanır, yıkar durular yine onları alırsın. Altındaki diğer 10 tabak genelde yerinde sayar. Dolaplardan taşan, konsollara sığmayan ekstra yemek takımlarını saymıyorum bile!
Abur cuburun da, agucuk agucuğun da. Birinde içindeki ses sürekli dürter seni açtığın paketi bitirene kadar. Ye onu, ye onu diye.. Ve herkesin evinde o tehlikeli çekmeceden bitane vardır (içinde savaş çıkma ihtimaline karşı depolanmış çikolatalar, cipsler, bisküviler ve kekler). Diğerinde, çok fazla sevginin karşındaki insanı şımarttığı ve her agucuk'ta onun beklentileri yükseldikçe senin onu memnun etme ihtimalinin düştüğü gerçeği vardır.
Bide oksijenin fazlası iyi değildir. Hele bütün gününü ofiste leğen kemiğinin gelişimi için kullanan insanlar için bu çok kritik bi durumdur.
İnsan insanlıktan çıkabilir. Düz duvara tırmanası, kilometrelerce yürüyesi, evin yolunu unutup hayatını sadece oksijenle ve bi parça yeşillikle idame ettirebileceğini düşünesi gelebilir! Ve daha da önemlisi, buna kendini inandırabilir!
Tehlikenin farkındasınız diimi?
Kazak: Bershka
Tayt: Nike
Spor ayakkabı: Puma
Güneş gözlüğü: RayBan
Şapka: Lcw çocuk
Mekan: Eymir gölü (sanki gidecek başka yerimiz varmış gibi!)
Mekan: Eymir gölü (sanki gidecek başka yerimiz varmış gibi!)
Yorum Gönder