Biliyorum kızıyosunuz bana,
bi ara iki günde bir yazardın, şimdi adam mı oldun da kendini naza çekiyosun, biz yaz dedikçe sen ortadan kayboluyosun bile diyo olabilirsiniz, diyin de, hakkınız olabilir bi parça.
Ama bi sorun "neden?" diye.
İşlerin alıp başını gittiği (evet hepiniz çalışıyosunuz ve hiçbiriniz benim kadar boşlamıyosunuz blogunuzu, onu da duyuyorum),
hastalıkların ve etkisinin henüz yuvayı terk ettiği,
sıcaklığın sıfırın üzerine uzun zamandır çıkmadığı bi yaşam alanından bahsediyoruz arkadaşlar. Şöyle bi etrafınıza bakın bakalım Ankara sınırlarında yaşayıp da güle oynaya poz verip, allahım nasıl da güzel bi mevsimdeyiz edasıyla fotoğraf çekip paylaşan kaç tane blogger kişisi kalmış hı?
Ama benim bugün burda oluş amacım bunların hiçbirisi değil, bunlar çok sıradan :P
Geçen hafta, evrenden torpilim var da benim mi haberim yok acaba diyerek o meşhur kitabı sonunda okuyup bitirdim. Bir haftada sindire sindire okudum. Çünkü Aykut Oğut orda kendini değil de sanki bizim evde gizlice saklanıp benim her hareketimi anlatmış gibiydi. Anlattığı her hikayenin içinde bi parça ben vardım mutlaka. Acaba bu bölümde ne mallıklar yapmışım da haberim yokmuş, acaba şu davranışımın karşılığı tam olarak neymiş diye diye bitirdim. Türlü maceralar ve ahmaklıklarla dolu bi serüvenmiş meğer benim hayatım.
Ben davranışlarımı güya kendimce kontrol edebildiğimi, egosuyla asla hareket eden bi insan olmadığımı düşünürken, meğer egonun kendisiymişim ben ve bu kitabı okuyan herkes!
Tamam ya korkmayın, yaptığımız aptallıkları öyle güzel göstermişki adam, "valla da böyle yapmıştım", "hakkaten de öyle söylemiştim",
"ulan ne malmışım haberim yokmuş" şeklinde sayıklarken bulabilirsiniz kendinizi.
Yada ben hakkaten sorunluymuşum bu kadar kendimden bişeyler bulduğuma göre bu kitapta :)
Benim kitaptan çıkardığım anafikir ve gerçekten de "ohaaaa nekadar doğru!" dedirten nokta şu oldu:
Hepimiz enerji yüklü birer MIKNATIS gibi çalışıyoruz. Bulunduğumuz frekansa en yakın olayları, insanları ve ortamları kendimize çekiyoruz.
Sonra düşündüm, "iyi düşün iyi olsun" lafı öyle işkembeden uydurulmamış onu farkettim.
Yani nasıl bir ruh hali içinde olursak, tam da o ruh halindeki insanları kendimize çekiyoruz.
Örneğin;
Mutlusun, uzun zamandır görmediğin yeğenini görüyosun, yüzüne kocaman bi gülümse yapışmış, soran herkese anlatıyosun mutluluğunun sebebini. Bakıyosunki senin mutluluğunu gören herkes de kendi mutluluğuyla alakalı bişeylerini paylaşıyo seninle. Sonra şöyle ortamdan uzaklaşıp bi bakıyosun içinde bulunduğun duruma, + işaretleri uçuşuyo etrafta. Herkesin ağzı kulaklarında, sanırsın dünya o kadar güzel..
Mutsuzsun, araban trafiğin ortasında bozulmuş ve sabah ayazında servisi beklemek zorunda kalmışsın. Kimle paylaşsan mutlu olamıyosun, çünkü herkes kendi yaşadığı kötü deneyimlerini paylaşıyo seninle.
"offff benimki de bozulmuştu, sonra 15 gün servisten alamadım." diyo birisi,
"ayy neyseki benim arabada böyle bi sorun yaşamadım şimdiye kadar (elini 3 kere tahtaya yada dişine vurma efekti eşliğinde)" diyenler de cabası.
Konuşma baloncukları arttıkça etrafındaki negatif işaretler hızla artıyo, durduramıyosun, için şiştikçe şişiyo filan..
Bunlar tabi örnek, yoksa henüz pattis kafalı yeğenimi görebilmiş değilim :( ve arabam bozulmadı çok şükür:)
Siz evrene nasıl mesaj verirseniz, o da size öyle cevap döner durumu var bide.
Bugün bu postu yapıcam dedim, bence hava çok güzel olacak ve güzel fotoğraflar da çekicez dedim. Ben içimden söyledim, evren olarak tabir ettiğimiz o şey de bana "ahan da sana güzel hava, nasıl istersen öyle kullan" dedi ❤
Baktım evrenle kanka olmuşuz bile, ben de iyice bi sevgi yumağı olsun diye renkli giydim palyaço ruhumu gizlememek adına.
Dipnot: Bu taktik herzaman tutmuyo onu söyliyim. Öyle hemen yat, kat olaylarına gircekseniz avcunuzu yalarsınız. Ölçülü ve makul isteklerde bulunursanız belki bi ihtimal. Yapcak o kadar iş, dinliycek bir sürü insan, cevaplanacak bi ton soru varken senle mi uğraşcak evren allasen?
Hepinize kafanızın tepesinde mutluluk baloncuklarının olduğu (bir tutam hayalgücü, alabildiği kadar pozitif enerjiyle gayet mümkün) bi hafta dilerim, yaparım yani bunu :)
Gömlek: Sheinside.com
Şort, Çanta, Yağmurluk: H&M
Bot: Zara
Yorum Gönder