Eskiden böyle miydik?
Teknolojiden bi haber geçen çocuklugumuz, sokakta çamura batana kadar oynayarak, bisikletten salıncaktan düşüp kollarımız bacaklarımız morarıklar içinde kendimizden emin bir şekilde sokak aralarında fink atarak, arkadaşlarımızla toplaşıp evcilik/ögretmencilik/doktorculuk gibi hayal gücümüzün sınır tanımadıgı oyunları oynayarak, arada misket oynayıp erkek çocuklara fark atarak
bazen de gündüz saçlarını sevgiyle tarayıp ördüğümüz bebeklerimizi gece Chucky'ye benzediği için odamızdan atarak geçmedi mi?
Şimdi de tamamen duygusal oyuncakların ve çekirdek sayısını benim bile bilmedigim bilgisayarların çocukları tatmin etmedigi bol radyasyonlu bi dönemdeyiz.
Sanırım biz en şanslı kuşakmışız 80ler :D
Şimdi gelelim esas konuya. Benim burda yorumlamak istedigim arkadas yukardaki bayan kişi pek tabiki.
İtiraf ediyorum ben de onun gibi Starbuckslılaştırılanlardanım. Ama yeri gelir gözleme de yaparım evimde, hünkar beğendimden de taviz vermem.
Peki nedir bu marka takıntısı? Evet kabul, bazı ürünler vardır, markasız ya da ucuz diye markası duyulmamışından alırsanız iki gün sonra elinizde kalır, garantisi de yoktur! Misal elektronik alet edevatlar.
Ama şimdi gidip de bi salata kasesine 80 TL verip içine domates salatalık koymanın da ne kadar yersiz olacagını söylememe gerek yok sanırım.
Ya da
bilmem neyin ojesi bu, tırnaklara çok iyi geliyomuş, hatta yeri geliyo konuşuyomuş bile diyen, satıcıların gazabına ugrayıp 1-2 liraya alabilecegi oje icin 50 TL veren arkadaslar.
bilmem neyin ojesi bu, tırnaklara çok iyi geliyomuş, hatta yeri geliyo konuşuyomuş bile diyen, satıcıların gazabına ugrayıp 1-2 liraya alabilecegi oje icin 50 TL veren arkadaslar.
Bu kadar iyi niyetli olmaya ne gerek var?
Giyim konusunda aynı şeyi söyleyemicem ama.
Marka takıntım yoktur evet, ama asla vazgecemeyecegim markalar vardır ^.^
Bazen çulsuz görünümlü bir dükkana girip onlarca şey begenip alır çıkarım, ikinci el bile olur farketmez.
Bazen de aybaşı geldiginde maaşı göremeden kredi kartına yatıracagımı bilsem de, içten içe içim cız etse de "amaaan kaç kere geliyoruzki dünyaya" mantıgıyla kendimi ruhsal yönden rahatlatarak kasaya ilerlerim emin adımlarla.
Marka takıntım yoktur evet, ama asla vazgecemeyecegim markalar vardır ^.^
Bazen çulsuz görünümlü bir dükkana girip onlarca şey begenip alır çıkarım, ikinci el bile olur farketmez.
Bazen de aybaşı geldiginde maaşı göremeden kredi kartına yatıracagımı bilsem de, içten içe içim cız etse de "amaaan kaç kere geliyoruzki dünyaya" mantıgıyla kendimi ruhsal yönden rahatlatarak kasaya ilerlerim emin adımlarla.
Napayım bu konuda hassasım :D
Sınırım yok, + sonsuzla - sonsuz arasındayım.
Sizin sınırınız var mı merak ettim?
Sınırım yok, + sonsuzla - sonsuz arasındayım.
Sizin sınırınız var mı merak ettim?
Yorum Gönder