Geçen gün koku hakkında bi belgesel izlemiştim. Kokunun anılarla ilişkili olduğunu söylüyolardı. Bişeyi yada birini kokladığımızda aldığımız tanıdık bi koku, bizi taaa yıllar öncesinde bi anımıza ışınlayabiliyomuş.
Sonra düşündüm, hem ben zaten çok severim sürekli geçmişe ışınlanmayı, söylemiştim ya benim beyin aritmetiğim bu diye, hah işte o sebeple, kokularla bağdaştırdığım bir sürü şey hatırladım.
Neredeyse aldığım her kokunun bi anısı var, kokladığım an beni mutlaka bi zaman dilimine götürüyo.
Bende en çok etki bırakan kokulardan biridir mesela hacı yağı kokusu. Ne zaman o kokuyu alsam bi yerlerden, doğrudan rahmetli dedemin beni omzuna alıp çubuk kraker almak için bakkala götürdüğü zamana giderim. Yaş 3, bilemedin 4, en kötü ihtimal 5.
Kuruyemişçi yanından geçerken aldığım leblebi kokusuyla birlikte ilkokulda leblebi tozunu agzımızdan burnumuzdan çekip hönküre hönküre yediğimiz zamanları hatırlarım dün gibi.
Bi komşumuz vardı, Asiye abla. Onun evine ne zaman gitsek hep aynı koku vardı, tarif edemediğim yoğun bi koku, güzel değil, çirkin de değil, değişik işte. Sonra Asiye ablayı kanserden kaybettik. Ozamandan beri nezamanki bir restoranda, mağazada yada evde bu kokuyu alsam aklıma hep kanser gelir, orayı hemen terkedesim gelir, boğulcak gibi olurum.
Yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusu demek benim için gri pazar günlerinde TRT3'te F1 izlemek, annemin yaptığı tarçınlı keki çay eşliğinde yemek demek, o yüzden de hala yağmur yağınca kek yiyesim gelir. Gerçi bunun anılardan ziyade benim pisboğazlılığımla alakası var ama sonuçta anılar da depreştiriyo, onun da etkisi var bence.
Yaş 4. Annem günlere beni de yanında götürüyo. En sevdiğim şeylerden biri kadınlar yanımda konuşurken onların o uğultumsu sesleri eşliğinde börekleri sarmaları götürmek, üstüne ıslak kek hüpletmek ve kapanışı alman pastasıyla yapmak. Aradaki kısırları, patates salatalarını filan saymıyorum. Hah işte o ortamdaki çayla karışık genel pasta kokusunu hiç unutmuyorum. Bide ilk kez vanilya paketini orda koklamıştım, kafam olmuş 1500. Anne diyorum bu ne güzel kokuyo, aynı da etipuf gibi ^.^ biz de alalım bunlardan (yaş 4 dedik dikkatinizi çekerim, evdeki kabartma tozlarını koklayıp bunlar niye güzel kokmuyo diye isyan ettiğim bi dönem). O gün bugündür hala dolabı açar açar koklarım vanilya paketini (bence utanmanıza gerek yok söyleyebilirsiniz, ben de kokluyorum diyebilirsiniz) ve her kokladığımda komşudaki altın gününü hatırlarım.
Bide o teyzeler yanımda konuşurken tekli koltuklardan birinde uyuyakalmaya bayılırdım, ninni gibi gelirdi o konuşmalar. Hala da aklıma gelince bi mayışırım. Ama bunun kokuyla alakası yok tabi.
Bi gidince dönmek bilmiyorum ben de. Demiyosunuzki hiç çok konuştun yine, biraz makul bi yerde kes şu yazıyı diye.
Yani demem o ki çok tatlı okur, koku giderse anılar da gider! Aldığımız en güzel tatlar da yok olur!
O yüzden, sanki bigün koku alamıycakmışız gibi yaşadığımız her güzel anı not edelim, beğendiğimiz en güzel tatları kaydedelim bi yerlere. Neye benzediğini, ne koktuğunu nasıl anlatırsınız orasını bilemem ama belki bigün işimize yarar, bişey yapılır onunla.
Kız çok hüzünlü yazdım yaaa, hiç de tarzım değildir aslında ama bugün niye böyle olmuşki, hayret.
Ha bu arada herkes bi silkinsin kendine gelsin artık. Tamam yaz bitti sonbahar geldi, evet yapraklar kızardı hatta dallarda yaprak bile kalmadı nerdeyse. Ama bu paylaşmamak için bi sebep değil, çıkın o saklandığınız yerden, herkes yazsın paylaşsın bişeyler, azcık enerjik olun yaa, herşeyi ben mi söyliycem (Yazar burda resmen kendisine kızmakta ve hatta kendini tutamayıp küfretmektedir, olayın sizle bi alakası yoktur. Ama yok ben çok alıngan bi insanım, ille de alıncam diyosanız siz bilirsinizdir).
Elbise: Asos
Ayakkabı: Sergio Rossi
Tütü: DIY (şurdaki elbisemi kesip büstiyer ve etek yapmak suretiyle ikiye böldüm)
Çanta: Mango
Yorum Gönder