(tüylü model: arkadaşımın Kız'ı:) evet adı Kız )
İnsan denen yaratık nankördür biliyosun diimi? Ne kadar verirsen bir o kadar ister.
İnsan denen yaratık nankördür biliyosun diimi? Ne kadar verirsen bir o kadar ister.
"E ama sen bana hep böyle yapıyodunki" diye bi yerden sonra o yaptığın şeye o kadar alışırki, o şey başkaları için dünyanın belki en değerli şeylerinden biridir ama onun için hiçbişi ifade etmez. Patlatasın gelir iki tane!
Bi belgesel izlemiştim (tabi tabi, ben hiç dizi izlemem, hep belgesel), dünyanın dört farklı bölgesinde farklı kültürlerde dünyaya gelmiş dört insanın bebeklikten çocukluğa geçişini ve büyürken nelerden nasıl etkilendiğini anlatıyodu. Her tarafı oyuncaklarla dolu, yediği önünde yemediği arkasında şişko suratlı japon bebesi ota boka ağlayıp hiçbişeyle mutlu olmazken, tuvalet kağıdı rulosuyla yerdeki kilimde oynayan, çimlerde sürünerek abisinin yanına gitmeye çalışan bebek herşeyden mutlu oluyodu, hatta gülmekten katılıyodu sürekli. Yanaklarının da her daim nar gibi kırmızı olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Yani özetle diyorumki bunca zamandır bok attığınız o masum kedilerin bu olayla hiçbir alakası yoktur. Bunlar da o nankör ve nalet insanların uydurmacasıdır.
Neymiş efendim o kedi öyle bi nankörmüşki, yemeğini yerken bile gözünü kapatırmışki öteki dünyada(!) "bu beni hep aç bıraktı, bana hiç yemek vermedi" diyebilsin. Düşün yani o kadar ince hesapların adamı bu kediler. Pis nankörler. Demekki bizim püre oyun oynarken pusuya yattığı için "bu lanet karı hep beni döverdi de ben ondan saklanır, masanın altına pısardım" diycek. Küçük şeytan!
Yaz için serin, sizin için küçük, benim için büyük bi hatırlatma: Herkesin ölmeden önce içilecekler listesinde niğde gazozu olmalı. İçenler içmeyenlere referans olmalı. "tadı sakız gibidir, arada gaz verir, alkolü yoktur, takım çalışmasına da yatkındır" gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder