22 Ocak 2012 Pazar

Deneme bir ki, sesim geliyo mu?

Parmaklar birbirine yapıştığı halde ısrarla her yeri yürüyerek keşfedicem diye direten ayaklarım, 
soğuğa karşı direnen ve zaten vücudumda ilk kan çekilen bölge olan burnumla yanaklarım!
her alışveriş sonrası eklenen poşet sayısına ve hali hazırda yağmur yağma ihtimaline karşı sürekli gölge olarak yanımda taşıdığım şemsiyeye bağlı olarak güçten kesilmiş ellerim!

O kadar yazasım, o kadar her gördüğüm şeyi ordan anlatasım vardıki aslında.. 

Otel odama döndüğüm an bi yatağa bi laptopa bakıp, sonra adeta bir patates çuvalı edasıyla yatağa kendimi atıp, "azcık dinleniyim, sonra yazarım bişeyler" diye karar verdikten yaklaşık 10 dakika sonra ilk rüyanın içinde kendimi bulmam bir oluyodu! 



Şimdiden söyliyim sonra arıza çıkmasın:) uzuuuun bi süre Paris kusabilirsiniz:) Ama şu açıdan düşünün bide, önceden gidenler caddeleri sokakları kafasında tekrar canlandırcak, gitmeyenler gitmiş kadar olacak yada ilk fırsatta gitmeye karar verecek;) Tamam çok iddialı oldu, geri alıyorum bu paragrafı:) 

Biz Paris'i kışın ortasında, soğuğun göbeğinde olmasına rağmen çok sevdik özetle. 
Belki de tatili özlemişiz de Paris kısmı bahane..


bide yazardan naçizane dipnot: siz siz olun kayak tatili dışında her yere yazın gidin, buraya da. kilometrelerce keşfedilesi mesafeyi soğukla akraba çıkana kadar yürüyerek katetmek zorunda kalmayın, emi:)


oldu o zaman çalsın sazlar, hoşbulduk ^.^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder