Bu durumdan hiç hoşlanmamakla birlikte, ayda bir post yapma rutinine girdiğim bir 36. haftadan sesleniyorum size. Kızsanız da, içerleseniz de, amaaaaan yazmazsan yazma çok da şeyime deseniz de hakkınız var. Tek sorun benim takıntılı oluşum. Özenmeden, paylaşacak 1-2 tane bile olsa fotoğraf olmadan ve onları da elden geçirip size en güzel şekilde sunmadan post yapmak içime sinmiyo. Öyle yapacağıma hiç yapmam mantığından yola çıkıyorum sanırım bu sıralar..
Bide hani durur durur, sonra bütün herşey üst üste gelir ya, hah işte aynen öyle bir iş yoğunluğu içindeyim izne ayrılmama 1 hafta kala..
Bende mazeret çok. Bu postu komple mazeretlerle donatıp sizi kaçırabilirim istersem:P Ama yapmıycam.
Ortalarda yokken neler yaptığımı, tipimin ne hale geldiğini, daha ne kadar insanlıktan çıkacağımı merak eden pek sevgili okuyucularım için bikaç bişey söylemem lazım hazır gelmişken.
Ben ne haldeyim?
- 36. hafta itibariyle +13 kilodayım. Aç/tok yada ayakkabılı/ayakkabısız muhabbetine girip kafaları karıştırmayalım:)
Artan kilolardan mıdır, yoksa düzenli olarak yaşamaya başladığım hatta yaşam tarzım haline gelen bel ağrısından mıdır nedir bilmiyorum ama boyumun giderek kısaldığını hissediyorum.
-Son birkaç haftadır midemin üstüne iyice yerleşmiş ve orda kendi cumhuriyetini kurmuş kızım sebebiyle kapağı açılan midem, bütün asidi ağzıma kadar getirmekle kalmayıp, ofisin orta yerinde yanıyoruuuuuuum dedirtecek seviyede yanarak olayları çığrından çıkarma konusunda rakip tanımıyor. Yemediğim meyve, içmediğim ılık içecek, almadığım pastil kalmadı. Şimdi size şahane bi önerim olacak. Sadece hamilelere değil, midesi cayır cayır yanan, ekşiyen yada reflü benzeri rahatsızlıklar yaşayan herkes üstüne alınabilir ;)
Eczaneye gidiyosunuz, bitane Rennie Duo alıyosunuz. Sonra o şurubu dikiyosunuz kafaya. İşte bu kadar basit. Sonrası güzel rüyalar, dinlenmiş uyanılan sabahlar, yangınsız geçen günler:)
dipnot: Herşeye rağmen en ufak bir bulantı yada aşermeye maruz bırakmadan beni bu haftaya kadar getirdiği için mideme teşekkürü borç bilirim. Tabi bu noktada, ne bulduysam yiyip çöplük gibi mideme indirmemin ve dolayısıyla canımın çekmesine fırsat tanımamamın da etkisi büyük :P


- İşten arta kalan, yani akşam sekizde eve geldikten ve yemek yiyip topladıktan sonra kalan zamanlarda (yazarken ben bile acıyorum kendime:P) kızım için bişeyler üretmeye çalışıyorum. Instagram'dan takip eden arkadaşların yorumlarına göre "üretkenliğimin doruğundayım" hatta :))
Napiyim, tekstil sektörü de bu kadar allı pullu yada duyan gelmiş konseptli olmasaymış o zaman. Bitane mi şöyle desensiz, pastel tonlarda yatak takımı olmaz.. Hep bi çiçek böcek kelebek, her yerde bi fisto dantel..
İnsana ister istemez bi ilham geliyo zaten hal böyle olunca:) Bide üstüne dikiş yapmaya bayılıyosanız tamamdır. Ama mutlaka bayılmanız gerekiyo, buraya dikkat. Çünkü dikiş işi sabır işi. Bu işi yapmak için yanıp tutuşmanız gerekiyoki, başladığınız işin sonunu görebilesiniz:)
Diktiğim cicileri de yakında odasına yerleştirip paylaşıcam sizle. Yakında dediysem nerden baksan iki ayı bulur:P
- Hastane bavulu olaylarına henüz girişmedim. Ne lohusa tacım, ne süslü terliğim, ne de cafcaflı geceliğim var. Son dakka insanı olarak akışına bıraktığım biçok şeyden biri de bu. Zaten doğurduktan sonra hala kocaman olan bir göbekle hastane koridorlarında volta atarken ve "aaaa hiç doğum yapmamış gibisin" sözlerine maruz kalırken kim takar ipek geceliği, kim takar terlikteki fiyonku!
- Baby shower mı? O neki? Biz son dakkaya kadar çalışan ve hatta ofiste doğurması muhtemel insanlar için gerçek hayata uyarlanması oldukça mümkünsüz aktiviteler bunlar...
- Hava nemlendiricisi, düz kafa önleyici yastığı, sterilizatörü, bilmem nesi derken bilinçli olmaya çalışan ama lüzumsuz ne varsa evine toplayan acemi ebeveynler kabilesindeki düzenimizi de oturttuk bu arada. Çok şükür :)
Özetle, yatakta dört yastıkla ve doğal olarak oturur vaziyette yatmam dışında söyleneceğim, şikayet edeceğim pek birşeyim yok şükür ^.^
İçerde neler oluyor?
- Minik ayçöreğim tamı tamına 2 kilo 400 gram ❤ Küsüratıyla söylüyorum çünkü 400 gram nerden baksan iki paket margarinle eş değer :)
Yukarda da belirttiğim gibi, kendisi midemin üstünde oturmaktan, daha doğrusu mideme yaslanmaktan ve her türlü gerinme hareketini mideme bastırarak yapmaktan çok memnun! :)
- Bide son zamanlarda tıpkı hıçkırık gibi alışkanlık haline getirdiği bir diğer özelliği de yana doğru uzanmak suretiyle kaburgalarımı ezmek. Burdan yazınca kulağa basit gelmesi beni çok üzüyo açıkçası. Çünkü bu durum öyle "allahım o kadar eglenceliki, o içerde böyle pıt pıt yapınca sen mest oluyosun" türünde bi hareket değil malesef;) Tır altında kalmış da bütün kaburgaları birbirine girmiş ama hala hayatta kalma mücadelesi veren bir canlının feryadıyla eş tutabilirsiniz. Ne o tarafa yatabiliyosun, ne vücudunun o tarafına dokunabiliyosun, ne de herhangi bir kıyafetin lastiğini o bölgeye denk getirebiliyosun. Vücudunun o kısmını unutuyosun ve yokmuş gibi yaşamaya devam ediyosun;)
- Kızım artık çok hissiyatlı bir birey. Lütfen:) Babası ne zaman karnımı okşasa yada ortam sessizken ne zaman onunla konuşmaya başlasam (bazen telefonda konuştuğumda bile oluyo:P) anında tepki veriyo tepkisini yediğimin paçozu ❤
İşte bu sebeple, yani dış uyaranlara karşı hassasiyeti sebebiyle artık kızımla daha mantıklı diyaloglar kurmam gerekiyo. Annemle yaptığım yatak örtüsü muhabbetlerini dinleyip üzerine alınmasına ve onunla konuşuyorum sanmasına kıyamam çünkü :D Mesela dağarcığımı geliştirmek üzere bir masal kitabı almakla başlayabilirim bu işe. Aslında bende masal çok. Hatta masal yerine anlatacak hikaye çok. Ama henüz doğmamış çocuğumun kafasını bulandırmak istemiyorum manyakça çocukluk hikayelerimle:P
Mesela bazen deniyorum. Ne anlatabilirim diyorum.
"Bigün teyzenle birlikte dayını seviyoruz. Aramızda ikişer yaş olmasına bakma sen, dayın baya bi minnak o zamanlar. Önce teyzen döndürüp döndürüp koltuğa fırlatıyo dayını. Sonra ben alıyorum onu kucagıma, saçını çeke çeke seviyorum filan. Nasıl eğleniyoruz ama:)"
Derken bi silkinip kendime geliyorum ve dünyadan bi haber bebeğimin bu hikayeleri dinleyecek ne suçu olduğunu düşünüyorum benim gibi manyak bi annesi olması dışında:)
Düşündüm de, masal kitabı iyidir yaaa:)
Mesela bazen deniyorum. Ne anlatabilirim diyorum.
"Bigün teyzenle birlikte dayını seviyoruz. Aramızda ikişer yaş olmasına bakma sen, dayın baya bi minnak o zamanlar. Önce teyzen döndürüp döndürüp koltuğa fırlatıyo dayını. Sonra ben alıyorum onu kucagıma, saçını çeke çeke seviyorum filan. Nasıl eğleniyoruz ama:)"
Derken bi silkinip kendime geliyorum ve dünyadan bi haber bebeğimin bu hikayeleri dinleyecek ne suçu olduğunu düşünüyorum benim gibi manyak bi annesi olması dışında:)
Düşündüm de, masal kitabı iyidir yaaa:)
Evet kuzucuklarım. Bir saçma sapan ve en az hikaye kitabı kadar uzun postun daha sonuna geldik. Sizden gelen sorulara elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum ama mutlaka atladığım bişeyler oluyo. Siz iyisi mi bana mail atın. Ordan konuşalım uzun uzun. Burda milletin kafasını şişirmeyelim diimi:)
Bundan sonraki postları evde ve huzur içinde kuzumu beklerken ve hatta sonrasında iyşallah kuzumla birlikte paylaşıyor olucam. Güzel dileklerinizi ve mümkünse aşırının aşırısı pozitif enerjinizi eksik etmeyin üstümüzden olur mu? ^.^
Bundan sonraki postları evde ve huzur içinde kuzumu beklerken ve hatta sonrasında iyşallah kuzumla birlikte paylaşıyor olucam. Güzel dileklerinizi ve mümkünse aşırının aşırısı pozitif enerjinizi eksik etmeyin üstümüzden olur mu? ^.^
Öperim hepinizi. Evet yaparım bunu :*
Yorum Gönder