3 Ekim 2012 Çarşamba

Biraz tarçın, bir tutam zencefil aman..


Bi türlü dökemediğiniz kurtlarınız mı var? Yakın bi zamanda düğün dernek organizasyonu da yok, ne yapıcam diye mi düşünüyosunuz? Hemen yiyeceğinize yada içeçeğinize bi miktar tarçın katıyosunuz, ondan sonra dökülsün kurtlar :)
Hazmı kolaylaştırır, yiyeceklerin üzerine koyulduğunda bozulmasını engeller. Gribin düşmanı, kalp hastalarının dostudur. Ama şimdi çok faydalı dedik diye kaşık kaşık yemeye kalkmayın, aman diyim, o kadar da değil.
Kurabiyeyi kek, keki ekmek gibi yaptığına göre, kurabiyeyi ekmek gibi löpür löpür yememizin tek sebebidir bence tarçın (A kapsar B yi, B kapsar C yi, o halde A tabiki kapsar vede kucaklar C yi, hem de seve seve).




Ama ben hiç sevmedim o rengi. Nasılki ten rengi çorap "kadın çorabı", dizaltı arkadan yırtmaclı etekler "anne eteği", omza atılan geniş ekose şallar "babanne şalı" ise, tarçın rengi de benim dünyamda anne rengiydi, dolayısıyla kadın rengiydi, mesela Gülşen Bubikoğlu gibi. 
Asla giymem dediğim ikinci renkti, hardal sarısı herzaman birinciliğini koruyodu çünkü.
Olmaz olmaz deme hiç, olmaz olmaz sevgilim, zaman neler gösterir belli olmaz sevgilim diye boşuna dememiş Nil Burak. Gerçi burdaki esas rol Nil'den ziyade, bana bu eteği alıp da severek giymeme sebep olan kızkardeşcana aittir 
Demekki olabiliyomuş, hiç de fena değilmiş.
Bu arada yeri gelmişken söyliyim, bilmeyenler için genel kültür olsun, 
bi kızkardeşe sahip olmaktan daha iyi bişey varsa o da "aynı dili konuştuğun bi kızkardeşe sahip olmaktır". Arz ederim.












Peplum top: Asos
Etek: Primark
Ayakkabı: NineWest
Çanta: H&M

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder