


Sonradan olmuş bi kelimedir kırmızı. Esas adı "al"dır. Al, kutsallığı simgeler. Bu yüzden de dikkat ettiyseniz kırmızı bayrak yerine "al bayrak" diye söylenir ki daha kutsal, daha ihtişamlı gelsin kulağa. Aynı şekilde, bişeyi olduğundan daha güzel, daha kutsal göstermek, yüceltmek için kullanılırmış "allamak" kelimesi. Sonra biz onu alıp "allanıp pullanmak" yapmışız herzamanki yaratıcılığımızla. O da yetmemiş Seyyal Taner şarkısını bile yapmış.
Aldan kırmızıya nasıl dönüşmüş o kadarını bilmiyorum ama, kırmızı onun için bi dönüm noktası olmuş, o çok belli!
Al yanaklım, al yazmalım, oy tombulumlarla ufak ufak müzik sektörüne bulaştırmışız önce. Sonra bi bakmışız bütün şiirlere, şarkılara, filmlere ilham olmuş. Sana kırmızı çok yakışıyor, kırmızılım sana yandı canım derken bugünlere gelmiş.
Al yanaklım, al yazmalım, oy tombulumlarla ufak ufak müzik sektörüne bulaştırmışız önce. Sonra bi bakmışız bütün şiirlere, şarkılara, filmlere ilham olmuş. Sana kırmızı çok yakışıyor, kırmızılım sana yandı canım derken bugünlere gelmiş.
E bide işin moda tarafı var tabi. Kırmızı öyle lanet bi renktirki rezil de eder adamı vezir de. Mesela bütün vitrinlerde kırmızı görmeye başladıysanız o moda akımından korkun, ilk otobüse binip kaçın ordan derim ben en kırmızı sevmeyen ve giyene de önyargılı bakan halimle.
Kan kırmızısını bi bayrağa yakıştırıyorum ben, bide bizim Nurten abla vardı, ona yakışıyodu çok. Onun dışında bide pazarlarda satılan kırmızı leğenler var "al beni" diye 100 metre ilerden bas bas bağıran. İşte bu ve benzeri noktalarda devreye "3 kuruş fazla olsun, kırmızı olsun" teorisi girer ve seni hiç beğenmesen de almaya, sevmesen de giymeye zorlar, sen de apıştığınla kalırsın sayın seyırcı.
İspanyola pantolon: Oxxo
Gömlek: Koton
Çanta: Mango
Bileklikler: Aldo, H&M
İdüklü kolye: Tresera
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder