Kumkuma diye bi kelime var.
Hani böyle bi özelliği fazlasıyla bünyesinde bulunduran şeyler için söylenir.
Laf ebesi değil de laf kumkuması derler onun gibi.
Laf ebesi değil de laf kumkuması derler onun gibi.
Benim dünyamda da bir sürü kumkuma vardır.
Annemin elleriyle yaptığı keşkek mesela. Tam bir lezzet kumkuması. İçinde yok yok, tavuğundan yarmasına, fasülyesinden mısır ununa kadar ne ararsan onda. Bide tereyağını kızdırıp şöyle bi üstünde gezdirirsin. Aman neyse işte, yemek konusuna girince çıkasım gelmiyo. Lezzet kumkumalarım saymakla bitmez benim.
Komiklik kumkuması bi kızkardeşim var mesela. "Sen büyüyünce tiyatrocu ol" dediydiler de dinlememişti. Hey gidi. Şimdi Yalan Dünya'da Açılay olabilirdi esasen:) Yetenek doğuştan gelir derler, çok pis taklitçidir. Taklitçi dediysek tiyatral anlamda. Tevekkeli değil küçükken kankardeşiyle birlikte (buna da çok gülüyorum aklıma geldikce, bu ayrı bi post konusu olabilir) bütün mahallenin kadınlarını bi araya getirip onlara tiyatro oyunları sergilerlerdi. Sonra da iyiki geldiniz babında küçük hediyeler verirlerdi izleyicilerine, annemin kremleri gibi, az kullanılmış saç fırçası gibi, taso gibi :) taa o zamanlardan beri paylaşımcıdır ablasının kuzusu ^_^
Pamukluk kumkuması bi kedim var. Hepiniz biliyosunuz Püre'yi. Al koynuna battaniye gibi yat, o kadar yumuşak. Karakterini yediğim çok da yumuşak huyludur. Ben çamaşırları yıkarken yumuşatıcıların arasına yatıp ordan beni izlemesinin bu yumuşaklıkla hiçbir alakası yok ama, allah vergisi onunki <3
Fikir kumkuması bi kocam var. Her konuda mutlaka fikri vardır. Her konuya uygun bir iş fikri de vardır. Bir bardak su içerken bile suyla ilgili kırk tane iş fikri ortaya atabilir. Hayal dünyasının da hayli geniş olduğunu düşünecek olursak bizde fikir derya deniz :)
Mesela ben de anında görüntü kumkumasıyım. Peki neden özellikle bunu vurguladım?
Mesela bi etek gördüm askıda ama modeli güzel degil. Hemen o etegi baska bi modele çevrilmiş olarak düşünür ve üzerimde hayal eder, beğenirsem alırım:) Sonra da keser biçer o hayal ettiğim hale getiririm.
Üzerimdeki bu gömleği de H&M'in birbirine girmiş tezgahlarından birinde gördüm mesela geçen gün. Desenini ve kumaşını çok sevdim ama üzerinde 48 beden yazıyodu. Şöyle bi tuttum elimde hakkaten 48 beden, ama bu bana salaş bi gömlek gibi olabilir dedim ve hemen oracıkta (kabine kadar bile dayanamadım) kazagımın üstüne giydim. Ne göreyim, resmen modeli buymuş da benim için özellikle oraya bırakılmış gibi.
İyiki de o 48 beden teyze gelip almamış onu, yoksa napardım ben <3
Bundan sonra bana biraz kilo al diyenlere, e daha napiyim yaaa 34 bedendim 48 beden olmuşum diycem gururla :)
Oldu çok sağolun.
dipnot: Fotoğraflar için Funda'ya teşekkür:)
Gömlek&Kolye&Şapka: H&M / Etek: Paris'ten / Bot: Giuseppe Zanotti / Çanta: Calvin Klein / Bileklikler: Asos
Yorum Gönder