Cumartesi günü, çok yakında Ankara Çukurambar'da açılacak olan, Uzakdoğu ve Türk mutfağını birleştirip kaynaştıran Teppanyaki Alaturka'daydık çekirdek ailecek.
Fashion Fairytale blogunun yazarı Zülal Ateş'e öncelikle bu organizasyona geçen hafta katılamadığımdan dolayı tekrar bir organizasyon ayarlama zahmetine girdiği için teşekkür ediyim unutmadan.
Sadece biz yoktuk tabi orda :) Bonbon, Buket Poyraz veeeeeee Oburcan da ordaydı w/
Fashion Fairytale blogunun yazarı Zülal Ateş'e öncelikle bu organizasyona geçen hafta katılamadığımdan dolayı tekrar bir organizasyon ayarlama zahmetine girdiği için teşekkür ediyim unutmadan.
Sadece biz yoktuk tabi orda :) Bonbon, Buket Poyraz veeeeeee Oburcan da ordaydı w/
Birbirinden sevimli 2 çinli aşçı, sonrasında "yahu onlar ne güzel yemeklerdi öyle, hayır o kadar yememe rağmen hiçbiri hamur gibi oturmadı mideme" diyeceğimiz lezzet abidesi yemeklerle karnımızı doyurdu, sağolsunlar:)
Önce bi neymiş Teppanyaki, ilk defa duyuyorum diyenler için küçük minicik bi açıklama benden size. hani genel kültür olsun, soran olursa ben biliyorum der anlatırsınız:)
alttan ısıtılan büyük, paslanmaz demir bir sac yani teppan üzerinde ve yaki şeklinde pişiriliyor yemekler.
sacta "cızzzzz" diye sesler çıkararak pişen yemekler düşünün, işte öyle bişi ^.^
Masa görünümü bu şekilde olup, yemeğiniz pişerken seyredebilmekte, hatta "ayy çok koktu burnuma, göz hakkı biraz alayım" derseniz de direk teppana ekmeğinizi banıp yiyebilmektesiniz. ben çok istedim özellikle soğanlar pişerken banmayı ama arkadaşlara ayıp olmasın, yazık Erman'ı utandırmiyim diye adam gibi oturdum yerimde:)
İlk olarak çorbayla başladık.
Adı "acılı-ekşili çorba" olmasına rağmen, içinde nerdeyse sebze namına herşeyin bulunduğu, bide üstüne kırmızı etli, acılı olması sebebiyle "duyan gelmiş çorbası" olarak benim tarafımdan değiştirilmiştir:)
Yukarda gördüğünüz o muhteşem kıymalı beğendili ve de yoğurtlu şey bildigimiz Ali Nazik, ama ben adını "Çinli Ali" koydum.
Burdan yetkililere sesleniyorum, menüyü elden geçirmenizde fayda var:))
Aşçımız 5 dakkada kıymayı kavurdu! beğendiyle kaynaştırdı ve yoğurtla soslayıp bize servis yaptı.
O değil de çinli ablanın yanaklarını sıkmamak için zor tuttum kendimi, hep mi güler bi insan yaa! bütün personel böyleydi..
insanın sürekli sipariş veresi, sürekli bişiler yiyesi geliyo öyle olunca:D
İşte uzakdoğu mutfağından getirilmiş ve mutlaka tatmanız gereken bi lezzet.
Sebzeli yumurtalı pilav!
"Iyyyyk ne yumurtası" dediginizi duyuyorum, benden kaçmaz.. Ben de öyle dedim önce, "hadi içinde sebzesiyle yenir de o yumurta hiç oldu mu şimdi abla" diye.
Yerken yumurtanın tadını hiç almayacagınız ama lezzeti her yerine bulaşmış bir pilav düşünün, tek başına bir ana yemek olarak düşünülebilir.
Bayıla bayıla kasenin dibini görene kadar yedim, pişman değilim.
Deniz ürünleri diyince hamsi ve barbundan başkasını tanımadığımdan olsa gerek, bu ahtapotlu bilmem ne salatasını pek sevmedim. Ama benim dışımda herkes "ımmmmm, ooowww" gibi sesler eşliğinde yedi afiyetle, sanırım sorun bendeydi:)
Ne yiyip içtiğimizi sırasıyla yazmadığım için kafanız karışmasın,
"bunlar ne yemiş böyle yaa, çorba gibi karıştırmışlar herşeyi" diye düşünmeyin yani.
karışık koydum fotoğrafları:)
Mesela yukarda gördüğünüz şey, çinlilerin kendine özgü incecik hamurla yaptıkları yufkaya sarılmış adana kebap.
Kebapın memleketlerinde de yedim, ama bu kadar lezzetli bir etle yapılmış adana hiç yememiştim. Amma abarttın sen de demeyin, valla öyle bak! çünkü koyun etiyle degil, dana-kuzu karışık yapıyolarmış, lezzeti sırrında saklıymış ;)
Minikkuş gururla sunar... İşte karşınızda Beef Roll!
İncecik bifteğin soğan ve havuçla kavuştuğu unutulamaz bir tat..
Çok reklam sloganı gibi oldu :) benim bu menüde en sevdiğim parça olduğu için, kendisinden saatlerce bahsedebilirim.
Baş aşçıya da sordum aslında, ben şimdi bu yemeği anlatıcam, fotoğraflıycam. iyi güzel ama tadını, kokusunu nası anlatıcam, bu buram buram kokan soğanı izleyicilerime nasıl hissettiricem dedim, cevap bulamadık..
4 boyutlu fotograf makinesi yapılmasını istiyorum arkadaş!
Ama teknoloji o seviyeye gelene kadar yapmanız gereken tek şey Çukurambar'a gelip, bu lezzeti yerinde tatmak ve sonrasında teşekkür için beni aramak:)
Etin 5 dakikada nasıl bu kadar hızlı piştiği ve pamuk gibi olduğu konusunda biçok rivayet var, ama işin aslı hala sır gibi saklı. bilmiyoruz nası oluyo. çinli ablayı o kadar izledim, bütün el hareketlerini takip ettim bi ara, ama yok, sırrını çözemedim..
Ve işte fiyakalı kapanış diye buna derim ben.
Alevler içinde kızaran dondurma ve onun altında teppanla özdeşleşene kadar kızarmış ananas..
Aaaa pardon yaaa, esas kapanışı tarçınlı elma çayıyla yaptık.
Herşeyin sunumu ayrı bi güzeldi.
özellikle çayı içinde tutan şimşir görünümlü bu idüğe bayıldım, her ne kadar meyve çayıyla pek aram olmasa da sırf onun için içebilirim, o seviye:)
Misler gibi çayla içimizi ısıttıktan sonra hadi biraz da şöyle etrafı kolaçan edelim diyip taktım kocamı koluma, gezmeye başladık:)
"Özel toplantılarımı yapabileceğim sessiz sakin, yemekleri de bir o kadar lezzetli bir restorana ihtiyacım var" diyen yöneticiler için de özel odalar düşünülmüş. Özellikle şehir dışından gelip de restoran bulamayanlar için şahane bir alternatif bence.
Ankara'nın tam da ihtiyacı olan bir yerdi burası. Hakkını da vermişler.
Bu güzel ortamı bizlerle de paylaştıkları için teşekkür ediyorum güler yüzlü yetkili kişilere:)
Unutmadan, bu da bizim o günkü ekip:)
Şimdi sizi Erman kuşumun Teppanyaki için hazırladığı klip ile başbaşa bırakarak çayımı içmeye gidiyorum, oldu görüşürüz:)
http://vimeo.com/32714311
http://vimeo.com/32714311
Yorum Gönder