17 Kasım 2011 Perşembe

Kalbimizi sevelim.


Bugün günlerden biraz kırmızı, biraz siyah
Başa alıyorum.



Kırmızı, bana tek haneli yaşlarımı geçirdiğim evdeki komşumuz olan Nurten ablayı hatırlatır sadece.
Çünkü o kadın dünyanın en huzur veren suratına sahip, en kocaman kırmızı kadınıydı benim için!
Yakışırdı da beyaz teniyle uzun siyah saçlarına.

Bende her rengin bi ismi vardır aslında.

Yukarda belirttiğim gibi Kırmızı=Nurten abla'dır mesela.



Sonra siyah var.
Yine komşulardan gidiyorum tam gaz.
Bi Sevilay ablamız vardı hayal meyal hatırlarım yüzünü bile. O evimizin ışıkları hep loştu, biz içerde kız kardeşimle aptal amaçsız oyunlar oynarken, salonda annesinin yanında oturup, abla edasıyla laf dinlerdi o.
Beline kadar saçları vardı İpek gibi.
Aslında biraz halka filmindeki Samara'yı da andırıyodu şöyle bi düşününce. O zamanlar tabi ezik 5 yaşında kısa saçlı (mahalledeki çocuklardan, ordan burdan sıkça bitlenen kafa yapısı) bişiyiz.
Bele kadar saç demek, bizim için susam sokağındaki kurabiye canavarıyla birlikte kurabiyeleri götürmek kadar ulaşılamaz bişi demek o zamanlar.
Hayır yani ortam hep loş, onu da anlamış degilim, babam bembeyaz ışık seven adam, o evimizin ışıkları mum kadar sönük sarı!
Sürekli siyah elbise giyen, safinazdan hallice bi kız çocuğu, ona sorsan abla, ama amacına ulaşmışki bahsederken Sevilay abla diyorum hala.
5 yaşında ve siyah dışında her renk giyme potansiyeli olan ben, öyle etkilenirdimki o şuursuzca oyuncakları konuşturup evcilik oynayan beynimle.
Öyle bi özenti durumu ki, sorsalar büyüyünce ne olcaksın diye
Cevabım çok net: "Siyah giyicem"
Siyah=Sevilay abla






Renklerle ilgili hikayeme daha sonra devam etmek üzere konuyu burda eteğime yönlendirmek ve püsküllü ayakkabılarımla ikisinin taze ciciler olduğunu belirtmek isterim.
İkisi de en sevdiğim indirim grubu olan sezon ortası indirimi ganimetidir.
Triko etek ve daha niceleri için Koton'a(lütfen şu kalplerin şirinliğine bi bakın ve öyle devam edin),
İlginçtir ama, bu rahat ötesi loafer papiler için de, eskiden sadece don atlet üretirken birden kendi mağazasını açıp boy gösteren T-Box'a bi uğrayın, ilk ürüne %33, ikinciye de %44 indirimle herşeyi bedavaya alın derim:)







( dipnot: kedi besleyenler bilir, ne kadar temizlersen temizle mutlaka kıl tüy kalır bi yerlerde, hele bide kediniz kıyafetlerinizin üstünde uyumaya bayılan cinstense yandınız. bakın buyrun:) )





Bide kırmızı diyince aklıma gelen şey, Nurten abladan sonra tabi, süperman!
Erkek olup tayt ya da külotlu çorap giyilebilen tek dönem bezli dönemdir, ki bu da 1-3 yaş arasına tekabül eder.
E çocuk kafasıyla düşününce, koskoca adamın çorap gibi tayt giymesi, hani acaba bezi belli olmasın diye mi pelerin taktığı iddiasını akıllara getirse de,
"amaaaan sonuçta adam uçuyo, isterse altına pisletsin, o herşeyi yapabilir, annesi de kızmaz hem" hakkını veriyo superman'e otomatikman.




Tamam şimdi aklıma geldi, bide kırmızı başlıklı kız var, ki o başlık aslında pelerininden bi parça.
Yani aslında bunlar süperman'le ikisi kahraman arkadaşlar ve aralarında pelerin kardeşliği var.
Çünkü kesin altını pisletiyo ikisi de.

Benim küçük kuzene bu kırmızı başlıklı kızın hikayesini, olabilecek en korkunç haliyle anlatırdık kardeşimle (her türlü pis işi birlikte yapardık, biz aslında suç ortağı olduk hep o tek haneli yaşlarımızda:) )
Sonra hadi bakalım ne kadarını anlamışsın hikayenin diye bu sefer 2 yaşındaki kuzene anlattırırdık hikayeyi, bi yandan da bunu daha sonra koz olarak kullanmak üzere kameraya çekerdik.
"Hadi anlaaaaat" derken birimiz, öbürküsünün elinde cep telefonu kikir kikir arka planda gülüşmeler, kayıt başlar.
Çocuk artık kırmızı başlıklı kızı nasıl hayal etmişse kafasında, hikaye direk şöyle başlardı:
"Bi yokmuş bi vağmış,
kırmızı baş demişki kıza: seni yemek içiiiiiiiiiiiiin"
hikaye bu.
ulan o kadar anlattık, annane vardı, kurabiyeler vardı, kurt filan geliyodu, bide ormandaki bekçi.
ona göre ortamda iki şey var, kırmızı bir baş ve kız :)

bu da böyle bi anımdır, paylaşmak istedim:)

oldu şimdiden iyi haftasonlarınız ossun madem. görüşelim yine ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder