Sabah evden yola çık, kilometrelerce yol al, işe git.
Mailleri kontrol et, çalış, laf yetiştir, öğret, çözümle.
Yola çık, öğle yemeğine git, yemek ye, aynı yoldan geri dön, işe git.
Mailleri kontrol et, çalış, laf yetiştir, öğret, çözümle.
Akşam ofisten yola çık, kilometrelerce yol al, eve dön.
Bir sonraki gün tekrar 1. satırdan başlıyoruz.
Biçoğunuza tanıdık geldi diimi bu komutlar.
Biri sabah butonumuza basarak çalıştırıyo bizi, "uyu" komutu gelene kadar hep bişeylerle meşgulüz.
Sonra butonumuza bidaha basılıyo ve diğer gün yapılacaklara enerji toplamak amacıyla şarja bırakılıyoruz.
Sonra sabah tekrar butonumuza basılararak kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Bi çeşit robot gibiyiz aslında.
Sadece duygusal robotlarız!
Aklıma birden, Kemal Sunal'a aşık olan robotlu film geldi:) Kadının adı Başak'tı yani Fatma Girik:) Kemal Sunal bu kadını çok seviyo diye capon arkadaşı ona Başak'ın robotunu yapıp yolluyodu. Sonra robot, Kemal Sunal'a aşık oluyodu. aynı zamanda İbrahim Tatlıses sesi çıkararak şarkı da söyleyebiliyodu bu duygusal robot:))
Tabi benim burda takıldığım kısım robotun taaa Japonya'dan Türkiye'ye yollanması.
O zamanlar tabi 75€ sınırı yok, gümrükte sıkıştırmıyolar adamı:)
Yine konu aldı başını gidiyo..
Robot gibiyiz diyorum. Basit komutlarla yaşıyoruz.
Gerçi bayanların komut kütüphanesi erkeklerinkine göre tabiki daha geniş!
Mesela "Gel" komutunu direk söylerseniz ters tepebilir. Onun yerine "gelir misin", "tatlım gel bak burda ne var", "canım benimle gelir misin?" gibi komutları denemek daha yerinde bir tercih olabilir.
Aslında benim söylemek istediğim bu da değildi.
"Şöyle kutu gibi bir hayatımız olsa, yukarda bahsi geçen komutları gerçekleştirdiğimiz alan küçük, dolayısıyla diğer işleri yapmaya kalan alanımız ve zamanımız kocaman olsa" isterim ben.
Tam da yine böyle istediğim günlerden birinde keşfettik burayı.
Mekan ODTÜ.
Bulunduğumuz bölge ODTÜ öğretim görevlilerinin yaşadığı lojmanlar.
Hani böyle Amerikan filmindesiniz de sabahları bisikletli bi çocuk her an bahçenize gazete fırlatıp gidecekmiş gibi bahçeli minik evlerden oluşan bi görüntü.
Tam da ODTÜ yeşilliğinin orta yerinde.
Şimdi yukardaki komutları burda yaşayanlar için başa alıyoruz.
Sabah kalk, bisikletli çocuğun bahçene attığı gazeteyi al, Arka Bahçe'ye git ve fütursuzca kahvaltını yap.
Yürüyerek işe git.
..
Yürüyerek öğle yemeğine çık.
Ofise dön.
...
Akşam yürüyerek evine dön.
Ya da dönme, zaten kutu gibi bir hayatın var. Hepsini yürüme mesafesinde hallettin bile.
Bence sinemaya git, ordan konsere geç, sonra arkadaşlarınla bi yerde iki lafın belini kır, sonra dön evine :)
Ha bide spor yapmayı da unutma tabi :P
Bu da o sevimli evlerden birinin bahçesinin çiti.
Yani insanın öğretim üyesi olup, bişiler öğretesi geliyo burayı görünce :D
Tamam çok reklam postu gibi olmuş şöyle bi yukarı doğru bakınca farkettim.
Bu da böyle bir anımdır, paylaşmak istedim:)
Oldu o zaman herkese içine herşeyi sığdırabildiği günler diliyor ve gidiyorum, evet.
An itibariyle 1 Kasım olmuş, hepinizin 1 Kasım'ı kutlu olsun :))
Yorum Gönder