11 Eylül 2011 Pazar

Köy havası


Temiz hava, çiçek böcek, papatya kokusu falan. Güzel şeyler bunlar..
Köy havası iyidir.


Mesela inekler vardır. Taze taze sütünü içersin.
Ben pastorizeden başkasını içmem ama bunun müptelası olan bir grup insan  var biliyorum!


Tabi ne oluuur ne olmaz, dünyanın binbir türlü hali var gibi düşünceler eşliğinde ineklerden uzaklaşırsınız sizi kovalama ihtimaline karşı. Hayvanseverlik de bi yere kadar sonuçta!


Sonra bahçenizde oynayabileceğiniz köpekler vardır, en acıların çocuğu sıfatıyla size bakarlar "zincirlerimi çöz de kucağına zıplayıp seni yere devireyim" diye :)


Yeşil kurbaalar vardır, cama sticker gibi yapışıp dekor görevini üstlenirler.
Hiç kıpırdamazlar olduğu yerden, gerçekten de cama yapıştırılmış bir etiket olduğunu düşünmeye başlarsınız, ta ki yakından nefes alıp veriş hareketlerini fark edene kadar!
Sonra siz tam yaklaşıp o kaygan parlak ve cücük tipini incelerken aniden zıplayarak ortamdan uzaklaşır, siz de tam tersi istikamette topuğunuz kıçınıza vurmak suretiyle koşarak uzaklaşırken :)


Taze taze fındıklar vardır, avuç avuç, çıtır çıtır, mis mis gibi tüm ikilemeleri kullanabileceğiniz güzellikte ve lezzette.
Yersiniz, yersiniz, mutlu olursunuz :) 



Birbirinden kocaman yaprakları olan en güzel bitkinin yanında pozlar da verebilirsiniz. Gerekirse kurumakta olan bir tanesini kırıp şehzade yelpazesi olarak kullanabilirsiniz.
İsteğe bağlı.
Ben poz vermeyi seçtim bu güzel renkler arasında ^.^


Tabi bide bu kadar güzel bir ambiyansın içinde olup da dans etmemek, kendinden geçmemek ayıp olmaz mıydı?
Böyle temiz bir havada, böyle güzel bir doğada çalmadan bile oynayabilirim en minikkuş halimle.
Hadi kuşum döndür beni!



Nostalji yapabilirsiniz siyah beyazlara bürünüp. 
Kurumuş mısır dalları arasında şekilden şekle girebilirsiniz. Herşey serbest..


Sevdiceğinizle bu güzel ortamın tadını çıkarabilirsiniz.


Temiz havayla sarhoş olup şebekleşmek de serbest tabiki :)



Ben bu haftasonu Samsun'daydım. 
Kah babacicimin (babannemin) incir ağacından löpür löpür götürdük incirleri,
kah teyzemin dünya güzeli köyevinin altının üstüne getirdik en national geograficsever halimizle,
kah Çalıkuşu dönerini yedik çifter lavaşla,
kah kah kah..
kahkahalarla doluydu, keyifliydi, kaloriliydi, koşturmacalıydı.
Ha bi de unutmadan şu köstebeği yedim, fotoğrafını paylaşmadı demeyin diye sırf sizin için yemeden önce çektim, bunu da kimseye yapmam :)




oldu o zaman ben gidip uyuyayım birazzzzzzzzzzzzzz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder