Ne giydiğiyle orantılı olarak değişir insan denen canlının ruh hali.
Yeşil eteğimi ne kadar sevdiğimi söylememe gerek yok sanırım,
kırmızı papilerim de aslında yeni olup kuytularda kalmış ve giymeyi unutmuş olduğum kıymetlilerim.
kırmızı papilerim de aslında yeni olup kuytularda kalmış ve giymeyi unutmuş olduğum kıymetlilerim.
Zara'dan 2435 ay önce alıp ancak giyme fırsatı bulduğum boğum boğum bluzumla bir araya gelince,
aslında birlikteyken uyumsuz görünebilecek bu 3 renk bir anda süper bir uyum ve ruh hali yarattı!
Yine bir iş çıkışı akşamı, yine aynı inşaat çalışması ortamı.
Ama her gelişimde biraz daha geliştiğini görüyorum ve bu beni üzüyor.
Yakında burası da insanlarla dolup taşacak ve hiçbir gizemi kalmayacak.
Olsun Ankara'da her yer bozkır, her yer potansiyel inşaat mevki..
Örgü çantam 23455 sezon öncesinin.
Yıka yıka kullan diye yazabilirlermiş içindeki kullanma kılavuzuna.
Ve bu kombindeki en değerli parçalarımdan biri bilekliğim.
El emeği göz nuru, telkari
Hani bazen belki size de olur.
Birşeyi kaybettiğinizi sanırsınız,
ara tara tırım tırıs hiçbir yerde bulamazsınız.
Sonra o daha önce 18 kere baktığınız yerlerden birinden çıkıverir karşınıza!
İşte tam da bu sabah başıma böyle birşey geldi.
Aylardır kayıp sandığım ve her aklıma geldiğinde içimi cızlatan bilekliğim bir anda pırtlayıverdi diğer bilekliklerimin arasından.
Eşeğini kaybettirip sonra buldurma hikayesinin bir değişik versiyonu.
İlginç...
Başlıktan da anlaşılacağı üzre bugünün konusu gölge oyunu.
Ramazan münasebetiyle Hacivat-Karagöz ikilisi falan bekliyorsanız şimdiden söyleyeyim yanıldınız.
Bu başka.
Sen kollarını iki yana açarken, gölgen arkaya uzatır kollarını.
Ya da sen çantanı yere bırakırsın, gölgen koluna çantasını takmış gezer.
Ya da sen çantanı yere bırakırsın, gölgen koluna çantasını takmış gezer.
Teknoloji böyle bişi işte :)
Benim gölge oyunum da bu, başrolde sadece ben, yani annemin bana hep hitap ettiği şekliyle aslında Hacivat! :)
Benim gölge oyunum da bu, başrolde sadece ben, yani annemin bana hep hitap ettiği şekliyle aslında Hacivat! :)
Bu aralar işimde gücümde monotonlukta sınır tanımayan bir hayat yaşamaktayım.
İçimdeki tek kıpırtı, Püre.
Işınlanma teknolojisini en çok isteme sebeplerimden biri!
Hani böyle ışınlansam da mesainin orta yerinde eve gitsem, kızımla iki oynayıp yuvarlanıp sonra tekrar hoooop bilgisayar başına geri dönsem diyorum.
Yakın bir zamanda kızımla çekim yapmayı planlıyorum.
Anne-kız, tek fark bizim kız biraz fazlaca tüylü ^.^
Çok pamuk şekeri, çok mülayim kendisi bu aralar.
Kedi sahibi olanlar bilir, gölge gibilerdir.
Sen nereye o oraya.
içinizden "kafa nereye biz oraya" geçiyor olabilir, sorun değil.
Bazenleri onu yiyesim geldiği bile oluyo severken.
Dün severken ağladım sana bişi olursa ben naparım gerekçesiyle.
Bağlanmak güzel de, fazlası zarar işte..
Yorum Gönder