Webdeyakala | İletişim | Sitemap NyksGame | Online Oyun Hileleri - Metin2 - Point Blank - WolfTeam

Aylardan 5


Bugün ayın 16'sıymış. 
Yani, benim için 17 yada 29 kadar anlamsız bir sayının hayatıma anlam kattığı günün üzerinden tam 5 ay geçmiş!
Ve sen minik fasülyem;
Kahkahaların en şahanesini atan,
kendinden gıdısı giderek büyüyen,
uyanınca önce gözünü açıp sonra hemen gülen,
üç saniye bile yerinde duramayan, 
yoğurda deliren ama havuçtan nefret eden karakterli bebeğim!
Kulağımda mütemadiyen çalan oyun halının müziği ve aklımda hep "acaba doymuş mudur?" sorusu eşliğinde, her daim gülen güzel suratına baktırarak beni mest etmeye devam ediyosun...
Bu ayın da tıpkı diğer dört ayın gibi amaçsız, neşeli, uykulu ve bol butlu geçsin. 
Amin!


dipnot: Bu kıvamını çok sevdim ben! Bana sorarsan zaman dursun ve bikaç ay daha 5. ayını yaşayalım derim. Sen ne dersin kuzuların en sarı tüylüsü? ❤️






Maşallah dediysen ekranın sağ üst kısmındaki çarpıya basıp gönül rahatlığıyla kendi dünyana dönebilirsin canım okuyucum ^.^
Öperim:)
Etiketler: , , , , , , , , , , ,

İtiraf


Senden önce ne puantiye bu kadar sevimliydi,
ne de bu puantiyeli gömleğim bu kadar dar!
Sen hayatıma girdiğinden beri herşey aşırı pembe, kimi zaman kırmızı ama hep yumuşak ve mis kokulu ❤️
Tartıda yarım kilo ağır çıksam sinirden kuduruşum ve sen tartıda yüz gram fazla gelsen yüzümdeki gururla karışık mutluluk ise üç aydır sabit.

Hadi biraz hava alalım dediğim zaman evden üç saatte çıkamayışımın,
her alışverişe çıktığımda kendime diye gidip hep sana bişeyler alarak eve dönüşümün ve ne zamanki kendime bişey denemek için kabine girsem daha kazağın bir kolunu sokamadan kabinden ışık hızıyla geri çıkışımın,
eskiden ulu orta yerlerde emzirenleri yadırgarken, şimdi zaman ve mekan tanımadan seni emzirmeye çalışmalarımın,
hatta ve hatta, post yapıcam diye bilgisayarın başına her oturuşumda bişey yazamadan kalkışımın ve artık "yeni post çok yakında blogda hede hödö" gibi sözler veremeyişimin
tek sebebi güzel gözlü bebeğim.
Başka biri bana bunları yaşatsa ağzının ortasına yapıştırırdım kesin. 
Nasıl yapıyosun bilmiyorum ama sen beni yordukça ben sana daha çok bağlanıyorum, seni daha çok seviyorum ve ağzını burnunu yemek istiyorum.
İtiraf ediyorum, ben manyağım!
ve evet sen de, o minik sevimli kafasıyla beni kullanan dünyadaki en sevimli bebeksin ❤️(oyyyyy resmen hala bebeksin ve sana bebek derken bile ağzımın suyu akıyo^.^) 









Dipnot: Bu fotoğraflar da bir ay öncesine ait olup ancak yayınlanacak fırsatı buldular misal. Ben daha ne diyimki :)
Etiketler: , , , , , , , , , , ,

Bebek odası ve diğer zıvırlar:)


Ela'yı evlendirmeden onun için yaptığımız hazırlıklardan filan biraz bahsetsem de sizin de sorularınıza cevap vermiş olsam diye bugünün konusunu Ela'nın odası olarak belirledim:) Duyan da Olivia Palermo giyinme odasını bizlerle paylaşıyo sanır :P


Her ne kadar Ela odasını kullanmıyo olsa da,
onun o mis kokusunu içime çekerek hemen başımın yanında yatırmak bana en büyük hazzı veriyor olsa da,
Erman'la aramızda, teslim oluyorum pozisyonunda eller yukarı yatarak bizi sıkıştırmak suretiyle çift kişilik yatakta hükmünü sürse de,
bebek odaları sırf ebeveynlerin gönlü olsun diye tamamen kendi zevkleriyle döşedikleri bir oda olmaktan öteye gitmese bile uzun süre,
yine de insan heves edip yapıyo işte koştura koştura karnı burnunda:)


Hamile olanlar ve bebek sahibi olanlar bu konuyu çok iyi bilirlerki, bebek odası ve tekstili diye bir sorunsal vardır günlerce haftalarca zaman yiyen ama yine de kimsenin istediği gibi çözümlenemeyen! 
Hele bir de "duyan gelmiş" adını verdiğimiz, kedi köpek kalp çiçek allah ne verdiyse bütün figürleri bir arada hem mobilyada hem kumaşta beğenen bir çoğunluğun olduğu bir ülkede yaşıyorsak bu iş çocuk doğurmaktan daha zor hale geliyo!
Şöyle güzel bir çizgisi olan, göz yormayan bilakis göze hitap eden bişeyler olsun çocuğumun odasında diyince de mecbur ya diktiriyoruz ya da piyasadaki bikaç markanın ev dekorasyon mağazalarından almak zorunda kalıyoruz uyku setlerini, yastıkları, battaniyeleri..

İşte tam da bu noktada, tesadüfen instagramda bulduğum ve bana derin bir ohhhh çektiren Renkli Zebra devreye girdi!
Ela'nın odasını ya pastel renklerle ya da zıt ama birbiriyle uyum içinde renklerle donatmak istiyodum başından beri. Allı güllü uyku setleri yerine, yatak örtüsü gibi de kullanılabilecek bir battaniye ve onunla uyumlu bikaç yastıkla bebek odası tekstili işini çözümledim:) Sağolsun Renkli Zebra bu konuda bizim gibi kafası karışık ebeveynler için bi ton alternatif sunmuş web sayfasında ^.^
Kızım yumuşak yumuşak oynasın, ister ısırsın ister üstünde hoplasın diye bide yastık gitarla ödüllendirdim onu :)
Ha bu arada bilmeyenler için, Renkli Zebra'nın sadece bebek odası tekstili değil, giyim ve diğer aksesuarlarla donatılmış kocaman bi online alışveriş sitesi var. 
Ela biraz ele avuca gelsin de ordaki birbirinden güzel hırkalar elbiseler içine gömüleyim diye heycan yapıyorum şimdiden:) Bedenime göre bulsam kendime alarak başlayabilirim, o derece!


Ela'nın giyim alışverişiyle ilgili de sıkça soru geliyo bana. Esasen giydiği tek tip şey, şimdilik penye tulum:) ve bence onlara ilk birkaç ay en çok yakışan şey de tulum zaten ❤️
Kendim için nasıl marka takıntım yoksa, Ela için de herhangi bir markaya bağlılığım yok;) Gözüme güzel gelmişse, Ela'ya yakışacağını düşünmüşsem (ki ben yaptım diye söylemiyorum ama benim kızıma herşey aşırı yakışıyo bence ❤️) ve kullanılan kumaş onun pamuk tenine zarar vermeyecekse hiç beklemem alırım!
Ama tabi şöyle de bi gerçek var; Zara Baby, Carter's, İdil Baby, Mamino, Gap gibi markaların özellikle kız bebekler için yaptığı parçalar insanı çileden çıkarmaya ve bebek yaptırmaya yetecek kadar güzel ve özel bence! :)


Odanın mobilyası, adeta yılan hikayesine dönen bir talihsizlikler silsilesinden sonra ve mecburen, kardeşimin de referansıyla, İstanbul'da bir mobilyacıya yaptırıldı. 1-2 yıl kullanıp sonra tekrar yatağını dolabını yenilemek yerine çok daha uzun süre kullanabileceği ebatlarda yaptırdım dolabını yatağını. Hatta öyleki, bikaç sene sonra bezli tosbaam karşıma geçip "bu ne yeaaaa, ben sevmiyorum bu odayı, bana Barbie'li oda alalım" gibi sinir bozucu bi istekle gelirse, o durumda ben bile kullanırım onun mobilyasını:)


Emzirme koltuğu diye her yerde satılan, sallanan koltuklardan tercih etmedim ben. Çünkü biliyorumki 1 sene sonra o koltuk öylece durcak odada ıvır zıvırların yığıldığı bir gereç olarak. Ama en azından oturumu rahat bir koltuk alırsam, sonrasında salonda
 çalışma odasında yada evin istediğim herhangi bir köşesinde onu kullanabilirim diye düşündüm. Bu yüzden gidip İkea'dan en rahat ve bence en sevimli koltuğu aldım:) 
Odanın halısını ve perdesini de en sade, iddiasız ve cici seçeneği sunan English Home'da buldum.


Odasının kapı yazısı teyzesinin hediyesi olup, henüz kapıya asılmadı:) Şifonyerin üstünde, rastgele bi ucuzluk mağazasından bulduğum ve bence dünyadaki en şirin abajurla pek yakıştılar birbirlerine ^.^

  

Kızıma aldığım ilk oyuncak ise bu çay seti! Evet doğru görüyosunuz:) Ona, 2-3 yaşına geldiğinde arkadaşlarıyla aralarında uydurdukları hikayelerine eşlik etsin diye bi çay seti aldım demliğinden fincan altlığına kadar.
Biraz fazla minyatür olmasalar utanmasam onu beklemeyip ben kullancam! :P


Araba konusunda nerdeyse hiç düşünmeden ve araştırma yapmadan, hali hazırda araştırmış ve fiyat-performans açısından en iyisini belirlemiş olan kardeşimi takip ederek Concord markasını tercih ettik. Özellikle ilk 6 ay boyunca bebeği taşıyacağınız ana kucağının piyasadaki en hafif ana kucağı oluşu ve arabanın her türlü pürüzlü yolda sarsmadan kaymak gibi gidişi göz ardı edilemeyecek kadar cazip özelliklerinden birkaçı bence;) 
Biz şiddetle tavsiye ediyoruz kızımlan:P


Ha bide beşik konusu var tek başına post olabilecek kadar kafa karıştıran!
Onlarca dükkan gezip, sayısız websitesine bakıp, sonunda klasik beşik almaya karar verdik biz:) Sağa sola sallanan, gerektiğinde sabitlenebilen, bence oldukça şık ve kullanışlı bi beşik bulduk Mothercare'de.
Ama bi sorun bakalım şu fotoğrafta gördüğünüz pergelle çizilmiş kafalı cüce kaç kere bu beşikte uyudu?!
Bu beşik şu an yatak odamızda, yatağımızın hemen dibinde elbise askısı olarak hayatını sürdürmekte:)


Şu minicik insan yavrusunu beşikte, hatta ve hatta bebek odasında yatıran ebeveynlere hem şaşırıyorum, hem de onları tebrik ediyorum bu vesileyle!

Uzun lafın kısası, odaymış beşikmiş bahane, mis kokularda boğularak uyumak şahane! ❤️

Dipnot: Beşiğin kenarındaki pofuduk yan korumaları hamileyken ben kendim bizzat dikmiştim kızımın minnak uzuvlarını beşikteki parmaklıklardan korusun diye ^.^ Onu da söyliyim unutmadan:)

Daha sık görüşmek dileğiyle esen kal sevgili okur :)
Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

2 ❤️


  
Bana hala minicik gelen ama artık saç bantları bile kafasına dar gelip ense eti katlanan bebeğim.
Yapışık ikiz olarak yaşadığımız ve bence dünyanın en şahane zaman dilimi olan 2 ayı geride bırakmışız seninle.



Artık ne istediğini bilen kocaman bir bireysin bence:)
Karşında çaresizce seni güldürmek için türlü maymunluklar yapan anneye babaya gülmeyip, boş duvara bakarak yan yan gülüyosun ve her gülüşünün beraberinde bize farklı ses tonlarında "agu"lar getiriyosun. Biz de, üç alakasız harf bir araya gelince nasıl bu kadar anlamlı olur diye hayretler içinde ve ağzımızın suyu aka aka seni izliyoruz tam buğday unlu kurabiyem ❤️

Babanla ikimizin arasında uyumaya bayılıyosun ilk günden beri. O minicik kollarını açıyosun iki yana doğru, bacaklarını kurbaa gibi yapıyosun ve mutlaka elinin birini yumruk yapıp yanağına yaslıyosun ya uyurken, işte bizim için dünya duruyo o sırada! Bütün uykularımız senin olsun, sen hep böyle güzel uyu da biz de izleyelim seni diye dua ediyoruz ^.^

Beni anne değil de meme olarak görüyor olman bile mutlu ediyo beni, göz göze geldiğimiz zamanlarda dilini dışarı çıkarıp dudaklarında şıpır şıpır sesler çıkarıyor olman sebebiyle.

Hiçbir bilimsel gerçekliği olmamasına rağmen o kadar çok "aaa miden yanıyosa kesin çocuğun çok saçlı olacak" yorumuna maruz kaldımki sana hamileyken.. Biz senin bir Erol Evgin, bir Selami Şahin tipi peruklu bir bebek, hatta belki saçları omuzlarından salınan bir Barış Manço modeli olacağını düşünürken sen bütün tezleri çürüttün o akça pakça ve taş kafanla dünyaya gelerek ❤️


Sen suya bayılıyosun, biz de seni yıkamaya. Yani buruşup bir avuç kalmayacağını bilsek saatlerce o minik küvetinde seni yıkarız, o kadarını söyliyim:)

Boncuk gözlerini faltaşı gibi sonuna kadar açıp omuzdan (anne yada baba omzu değil, herhangi bir omuz olabilir:P ) etrafı seyretmeye, özellikle de duvarları ve perdeleri keşfetmeye kelimenin tam anlamıyla bayılıyosun. Sırf o omza yerleşmek için yalandan ağlamayı bile öğrendin o minicik kafanla sütlü ayçöreğim :)


Sen sadece güldüğünde değil ağladığında da dünya duruyo! Neden ağladığını bazen anlamakta güçlük çeksek de acemi ebeveynler olarak, gözünün kenarında yaş dururken kucağımıza gelip omzumuzdan etrafı seyrettiğin an yüzündeki ifadenin değişmesi ve çapkın çapkın gülmeye başladığın an bizim en büyük zaferimiz oluyo...

Kah altın değişse de temiz bezini doldursan diye fırsat kolluyosun,
kah çıplak fotoğraflarını çekerken bir anda battaniyeni dolduruyosun:)

Hem emziği ağzında tutamıyosun, hem de yıllardır emzikliymişsin gibi ağzından düştüğü an feryadı basıyosun.


Şu an da her zamanki dominantlığınla dediğini yaptırmış olmanın haklı gururunu yaşıyosun kucağımda yatıp bu postu bana tek elle yazdırarak:)

Seninle daha nice aylarımızın yıllarımızın olacağının hayalini kurmak bile güzelken, gerçekten yaşamak kimbilir ne kadar şahane olacak tahmin bile edemiyorum ❤️

Şimdi beni mis kokunla ve kenarında süt kalmış bal dudaklarınla başbaşa bırakır mısın lütfen, bişey deniycem ^.^

Dipnot: Maşallah demek bedava, esirgemeyiniz, bol bol kullanınız. Öperim:)

Bir tatlı doğum hikayesi ^.^


Nerden baksan bir ay olmuş yazmayalı. Ama niye yazmadın diye bi sor sayın okuyucu!
Adeta beş yıldızlı otel rahatlığında, annemin kanatları altında, sonsuz şefkat, hizmet ve hürmetin tadını çıkarmakla meşguldüm Samsun'da. 
Bloga uzun süre ara verince de anlatacak şeyler birikti tabi haliyle.

Dokuz ayın nasıl hızlı geçtiğinden çok, kızımı kucağıma almak için ameliyat masasında saydığım dakikaların nasıl gıdım gıdım ilerlediğinden bahsedebilirim mesela size.
Yada hastaneye giderken hazırlanan bir bavulun nasıl keyifli ve heyecan dolu bir aktiviteye dönüşebileceğini detaylıca anlatabilirim.
Evden iki kişi çıkıp eve üç kişi dönmeyi ve o dönüşün en güzel eve dönüş oluşunu da birbirinden şahane örneklerle size kanıtlayabilirim.
Göğüsleriniz acıdan parçalanma noktasına gelmişken bile delice emzirmek istemenin ve onu kucağında hissetmenin paha biçilemezliğini konuşabiliriz mesela uzuuuun uzun.
İki elini kullanarak kahvaltı yapmanın lüks, tek başına elini kolunu sallayarak gezmenin hayal, deliksiz uykunun şaka olarak kabul edildiği bi dünyadan da bahsedebilirim size, içinde pembelerin en güzel tonlarının olduğu..
Bir eşin, bir sevgilinin, bir anda dünyanın en şahane babasına dönüştüğü aşk hikayesini de gururla anlatabilirim size! <3

Ama en güzeli bunların hiçbirini ben size anlatmiyim, siz bizim hikayemizi buradan izleyin;)


Bitirenler imza atıp çıkabilir:)

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

Meraba dünya, ben Ela!


Merhaba ben Ela. Doğduğum günden beri, yani tam 15 gündür, annemin hem göğüslerini hem de gecesini gündüzünü parça pinçik ettiğim için kendisi bugün aramıza katılamıyor. Onun yerine bugün sizinle ben konuşucam.
16 Ocak 2014'te, bir perşembe günü dünyaya geldim Ankara'nın sıkıcı perşembelerine renk katmak için.
Butlarım ve boğumlarımla beraber tam 3700 gram doğdum. 
İçerdeki kadar sakin ve huzurlu değilmiş dış dünya, içerden çıkınca farkettim. Ama bi kere de çıkmış bulundum, istesem de geri dönemem. Ama dünyada olduğum süre boyunca annemi ve babamı çoğu kez yorup, arada da onlara ödül babında bikaç öpücük ve gülücük vererek hayatımı istediğim şartlarda yaşayabilirim diye düşünüyorum. Nerden mi biliyorum?
Bir insan, canını acıttığını bile bile aynı şeyi yapar mı sizce? Hem de günde en az on kere! İşte annem beni emzirirken, her defasında hıçkıra hıçkıra ağlayarak ve önünde ne varsa tekmeleyerek, ama gözlerimin içine bakıp bi yandan da karnımı doyurmam için beni yatıştırarak bunu bana defalarca hissettiriyor.
Ne zaman annemin yada babamın yüzüne baksam, günlerdir uykusuz ve yorgun olmalarına rağmen gözlerindeki ışığı görebiliyorum. Hatta öyleki bana baktıkları zaman o ışıkla birlikte gözlerinin dolu olduğunu ve bana bokçu da olsam, memeci de olsam, bas bas bağırsam da hayran hayran baktıklarını anlayabiliyorum. Bebeksek aptal değiliz heralde, o kadar hissiyatımız var çok şükür :)
Ne diyodum. Evet beklenenden biraz daha tombik doğdum. Bu da obur bir kız olmama ve ne kadar emersem emeyim doymamama zemin hazırladı. Şimdi annemin yaptığı tek şey, süt yapacak ne varsa tüketmek, damacana damacana su içmek ve adeta içi sıvı dolu bir varil edasıyla evin içinde bana hizmet etmek için koşturmak. Tabi bu sürecin yorgunluğunun yanında artıları da var annem için. Etrafımda koştururken, ben içerdeyken aldığı 16 kiloyu (söylediğine göre 64 paket margarin ediyomuş) bir bir veriyor ve kilo verdikçe daha çok motive oluyor. Onun motive olması benim daha çok süt içebileceğim anlamına geliyor. Hop yine geldik mi oburluk mevzusuna:)
Anneme mi babama mı benzediğim konusunda çeşitli söylemler var. Büyük bir çoğunluk babama benzediğimi iddia ediyor. Zaten ilk zamanlar erkek mi kız mı olduğumuz belli olmuyor, bari taş kafalı olmasaydım da en azından annemin ve teyzemin aldığı tokaları takabilseydim diyorum şu yeni doğan sürecimde..
Henüz çok minik olduğum için geceyle gündüz ayrımını yapamıyorum ve hali hazırda agresif bir karaktere sahip olduğum için de ne zaman uyansam ağlayarak açılışı yapıyorum. Onlar bana bebek muamelesi yapıyor olabilir, ama ben karakterimi her defasında ortaya koyuyor ve ağlayarak her isteğimi yaptırabileceğimi, özellikle de kucağa alınabileceğimi biliyorum. Napabilirim, bebeğim sonuçta ben. Annemin ve babamın kokusunu almaya, güvende olduğumu hissetmeye ihtiyacım var. Babamın güçlü kollarıyla beni sarmalayıp pışpışlaması dururken neyleyim beşikte eeee eeeee eşliğinde uyutulmayı!
En sevdiğim uyku posizyonu (evet nolmuş, henüz bi bebek olduğum için zevklerim belli şeylerle sınırlı şimdilik) karnım doyduktan sonra annemin gerdanında, ellerimi çenemin altına koyarak adeta bir yetişkin gibi yüzüstü uyumak. Bunu çok seviyorum dostum! Hatta uzun vadede planım, bu yatışı dana gibi olana kadar devam ettirmek ve anneme nefes alamadan geçirdiği birbirinden renkli geceler sunmak:)
Yukarda bahsettiğim üzere uyanırken çok agresif olduğumu artık hepiniz biliyosunuz. O sebeple de, benim için ne fotoğraf çekimi planları yapmış olan annemle babamı hayal kırıklığına uğrattım. Adam gibi birkaç kare fotoğrafımın bile çekilmesine izin vermeyerek de onları iyice çileden çıkarıyorum. Aslında onların üzülmesine dayanamıyorum. Şeytan diyoki iki gülücük at, bikaç serseri pozu ver, garibanlar da mutlu olsun. Ama yok, karakterime ters işte. İsteğim dışında uyandırılmak yada uyurken şekilden şekle sokulmak tarzım değil. Belki bikaç hafta sonra, hani şu büyüklerin de dediği gibi kırkım çıktıktan sonra biraz sakinleşmeyi ve uslu bi kız olmayı başarabilirsem, işte o zaman size şebekliğin alasını yapıcam, onun da burdan sözünü veriyim:)








Evet sevgili okuyucu, sizi daha fazla merakta bırakmak istemediğim için, annem uyurken ve hazır etraf sakinken size bikaç satır bişey yaziyim dedim. Bizde durum bu.
Belki afacanlıklarımdan sebep bir süre daha annem buralarda olamayabilir. Siz onun kusuruna bakmayın. Ben yine arada klavyenin başına geçer sizi bilgilendiririm.
Bol süt kokusu yolluyorum hepinize. Siz de karşılığında bana maşallah demeyi unutmayın ^.^
Dipnot: Bu blog, tarafımdan ele geçirilmiştir. Bundan sonra annemden çok benim fotoğrafımı görürseniz yok efendim biz minikkuşu isteriz, yok bıktık katı yanaklardan ve sütlü surattan demeyin diye söylüyorum:)

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

Doğmamış çocuğa mektup.



Şimdi sen içerde bağdaş kurup iki büklüm uzanırken, ben o sırada nerdeyse karnımı delip çıkacak olan dizini tutuyorum dışardan.
Ben yemek yerken içten içe "birazdan sana neler yapcam görceksin" dediğini duyuyorum ve midemin her cayır cayır yanmasında ne kadar da haklı olduğumu görüyorum.
İnsan görmeden de özleyebiliyomuş derlerdi de "hadi ordan yauuu" derdim. Hakkaten öyleymiş. Günlerdir, haftalardır, hatta inanmazsın aylardır seni özlüyorum. Bi gelsen de ağız burun kafa göz demeden seni yesem diyorum.
Babanla beşiğine bakıp bakıp seni hayal ediyoruz onun içinde. Odamızı nasıl kokulara boğacağını, nasıl bir çöpçü olacağını, kaç tane çöp poşeti kullanacağımızı düşünüyoruz kendimizden geçerek ^.^
bilmeyenler için dipnot: bebişleri çöpçü diye severiz biz. çöp kokuludur onlar. biz de doğunca çöpe atcaz o yüzden:P buda bizim sevgi anlayışımız, yapcak bişi yok :)
16.01.2014 kavuşma günümüz! Yani aramızdaki tek engel olan deri tabakasının ortadan kalkmasına sayılı günler kaldı hareli kuşum 
 İçerde her topuk kaydırışında sanki ilk kez bunu yaşıyomuşcasına babanla kahkahalara boğulmalarımızı özliycem belki, ya da karnıma her dokunduğumda içerden tepki verişini. Ama muhtemelen tükürüğünü bikere köpürtüp baloncuk yapman bile bunların hepsini unutmaya yetecektir. Ona eminim 
Yataktan yuvarlanarak kalkmaya, 
tam 4 (evet, hatta yazıyla da dört) yastıkla yatmaya, 
belki bir ihtimal olur diye her defasında deneyip göbek engeli yüzünden aşağı indiremediğim elbiselerimle uzaktan bakışmaya,
sanki yıllardır bu göbeğe sahipmişcesine devasa çapımla yaşamaya,
baş ucumda ve evin bilumum acil durum köşelerinde nolur nolmaz diye tuttuğum rennie şuruplara
ve ne kadar "asla bunu giymem, asla bunu yemem, asla öyle duramam" dediğim şey varsa hepsini dünyanın en normal şeyi gibi tek tek yapmaya alışmış olsam da,
biliyorumki sen de tüm bebeklerin yaptığını yapacaksın ve dünyaya gözlerini açtığın o gün bizim hayatımızı değiştirecek, olmayanı olduracak, yapılmayan nice şeyleri yaptıracak ve varlığınla bize dünyanın en güzel yorgunluklarını, en büyük mutluluklarını yaşatacaksın. 
Buna da eminim!
Şimdi ve uzun zamandır tek dileğim, sağlıkla gel! 
Gelmeni sabırsızlıkla bekleyen ama bi yandan da hiç acelesi olmayan müstakbel annen 















Şimdi hepinizden güzel dileklerinizi, maşallahlarınızı ve herşeyin yolunda gitmesi için gerekli manevi ne varsa hepsini bekliyorum. Eksik etmeyin ^.^


Dipnot: Üstüme olan tek elbisem buydu, onu giydim. Yoksa bu cüsseyle peri kızı ya da yeni gelin gibi görünme niyetinde değilim bilesiniz:)
Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,
Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Webdeyakala | İletişim | Sitemap
Destek : Film izle | İletişim | Sitemap Telif Hakkı © 2013. film izle online film izle - Tüm Hakkları Saklıdır.. Sitemizde yer alan tüm videolar, kaynak kodları ile video paylaşım sitelerinden alınmaktadır. Telif hakları sorumluluğu bu sitelere aittir videoların hiç biri sunucularımızda yüklü değildir. Hak sahiplerinin iletişim adresimizden talep etmesi halinde UYAR-KALDIR yöntemi işletilerek, istenen içerik iki iş günü içerisinde siteden kaldırılır.